Cildinizin genç yaşlarda sarması gibi çirkin bir durumu istemiyorsanız her geçen yılın biraz daha eskittiği cildinize iyi bakmak zorundasınız. Bugün yaparım yarın yaparım derken kendinizi genç yaşta estetik cerrahinde bulmak istemiyorsanız yüz gençleştirme hareketleri yapmanız gayet faydalı olacaktır. Nedir bu hareketler bir bakalım:
- Göz kenarları için: Orta parmağınız ile kaşlarınızın arasına hafif bir basınç uygulayarak işaret parmaklarınızı gözlerin dış köşesinde tutmalısınız. Ardından elliye kadar sayarken gözlerinizi de sıkıca kapalı tutun. Üç ve beş arası tekrarlayabileceğiniz bu hareket sonucu göz çevresi kırışıklıkları, göz altı şişlik ve çukurların düzelmesinde etkili bir harekettir. Tüm göz kaslarınızı çalıştıran bu hareket göz çevresinin yaşlanmasını geciktirecektir.
- Yüz germek için: İşaret parmakları burnun iki yanına yerleştirerek dudak ve dişlerinizi kapatıp ağzınızla “U” harfi çıkarır gibi gülümseyin. Bu hareketi on beş ile yirmi arası tekrarlayabilirsiniz.
- Dolgun ve sıkılaşmış yanaklar için: Gülümseyin ve parmaklarınızla yanaklarınıza basınç uygulayın. Ağzınızı kulaklarınıza kadar kasma hareketini günde yirmi kez tekrar edebilirsiniz. Dolgun yanaklar gergin ve dinamik bir cilt için yüz gençleştirme hareketleri günde bir kez aralıksız olarak tekrarlanmak zorundadır.
- Çene ve boyun sıkılaştırma için: Başınızı yukarı doğru kaldırarak alt çenenizi üst çenede bulunan dişlerinizi geçecek şekilde dışa doğru itin. Her seferinde beşe kadar sayarak yapacağınız hareketi günde yirmi kez tekrarlayın. Yapacağınız bu egzersiz çene ve boyun kaslarınızı harekete geçirerek sıkılaştırılmasını sağlar. Gıdı oluşumunda da gözle görülür azalma olacaktır.
Sağlıklı ve genç görünümlü bir cilde sahip olmak istiyorsanız kendinize vakit ayırın ve günde bir kez olsun bu hareketleri tekrarlayarak cildinizi zinde tutun. Zamanın ve yer çekiminin karşı konulamaz güçlükteki etkisi sonucu özellikle belirli yaş üstü kadın ve erkeklerin ciltlerinde görülen bazı aksamalar, cilt lekeleri, kırışıklıklar, sarkıklıklar gibi, büyük oranda artış göstermektedir. Hal böyleyken, bu etkilerin en az yaşanması için veya bu etkilerin kalıcı olarak yok edilmesi için geliştirilmiş gerek doğal gerekse ameliyat gerektiren yöntemler bulunmuştur.