Elektronik Sigaranın Fayda ve Zararları

Sigara içme alışkanlığı özellikle toplumumuzda oldukça yaygındır. Ülkemizde 4 kişiden biri düzenli sigara içmektedir. Sigara içenin yanında pasif içiciler de düşünüldüğünde insanımız sigaradan çok fazla etkilenmektedir. Dünyada da durum farklı değildir. Sigaraya bağlı sebeplerle yılda binlerce kişi hayatını kaybetmektedir. Bilindiği üzere tütün yakıldığında sağlığa zararlı 4.000 den fazla kimyasal madde açığa çıkar. İnsan bunu tükettiğinde özellikle kanserojen maddeler hayatını tehdit eder. Birçok insan sigaranın keyif verici etkisinden bilinçli olarak kurtulmak istememektedir. Birçoğu da hem sağlığına zararlarından dolayı hem de maddi olumsuzluklardan dolayı sigarayı bırakmak isterler. Bilinen birçok zararına rağmen sigara tiryakileri için bunu bırakmak dünyadaki en zor şeylerden biridir. Zira sigara hem fiziksel hem de psikolojik bağımlılık yapar. Yıllardır sigaranın bağımlılığının üstesinden gelip bırakmanın nasıl olabileceği araştırılmaktadır. Bu konuda günümüzde uygulanan birçok teknik ve ürün vardır. Bunlardan en bilineni elektronik sigara olarak kullanılan tatmin sigarasıdır.elektronik sigara, elektronik sigara nasıl kullanılır, elektronik sigara zararları

Elektronik Sigara Nedir

Elektronik sigaralar tütün dumanı yerine su buharı ve bu buhar içerisinde çözünen, elektronik sigaraya takılan kartuşların içindeki kimyasal maddeleri dışarı verir. Kullanıcı elektronik sigaradan bir nefes çektiğinde bir sensör sayesinde kartuş içerisindeki suyu soğuk buhar haline getiren elektronik mekanizma devreye girer. Kullanıcı ciğerlerine su buharı ve kartuş içerisindeki çoğunlukla nikotin, tütün çiçeği esansı, glikol ve etanol çeker. Bu sayede sigara dumanındaki binlerce zararlı kanserojen madde vücuda alınmaz. Kullanıcının isteğine göre nikotin miktarı çeşitli olan kartuşlar kullanılır. Bu nikotin sayesinde fiziksel bağımlılığın; elektronik sigaranın ve kullanımının şekli sayesinde psikolojik bağımlılıktan kurtulmak hedeflenmiştir. Elektronik sigara pis kokmaz, binlerce kanserojen madde içermez, etraftakileri fazla rahatsız etmez ve sigara içilmeyen yerlerde kullanılabilir. Elektronik sigaranın avantajları yanında sigara kullanımının normalleştiği ve yaygınlaştığı görüşü de yaygındır. Aynı zamanda cihaz pil ve elektronik rezistans içerdiğinden aşırı ısınma sonucu yangına sebep olabilmektedir. Yapılan araştırmalara göre sigara içenlerin onda biri elektronik sigara ile sigara bağımlılığından kurtulmuştur. Ancak başka bir araştırmaya göre sigara kullanıcıların beşte biri günlük sigara tüketim miktarını artırmıştır.

Astigmat Nedir?

Gözün ön kısmında bulunan kornea tabakası bazı hasarlara veya genetik faktörlere bağlı olarak bozulur. Kornea ve göz merceğinde oluşan bu eğrilik ve bozulmalara astigmat adı verilir. Astigmat toplumumuzda yaygın olarak görülen bir göz hastalığıdır. Kişiler doğuştan astigmatlı doğabildiği gibi sonradan da astigmat olabilir. Astigmat tedavi edilebilir. Hastalık zaman içerisinde artabildiği gibi azalma da gösterebilir. Astigmat gözde bulanık görme olarak ortaya çıkar. Astigmat diğer göz hastalıklarını tetikleyebilir. Hafif astigmat ve ileri astigmat olmak üzere farklı oranlarda oluşur. Astigmat olan kişilerde genel olarak miyop ve hipermetropi problemlerinin de ortaya çıktığı görülmektedir.astigmat nedir, astigmatın yaşama etkileri, astigmat tedavisi

Astigmat Belirtileri Nelerdir?

Astigmatın farklı çeşitleri vardır. Düzenli yani regüler astigmat, en çok rastlanan astigmat türüdür. Gözlük ve lens kullanarak görme kontrol altına alınabilir. Düzensiz astigmat yani İrregüler astigmat ise gözdeki kornea ve kristal lensi yapısı bozuktur. Bu durumda gözlük kullanmak yetersizdir. Bu tip nadir görülen göz hastalığıdır. Astigmatismus myopicus compositus tip astigmatın her iki kırılma noktası miyoptur ve bu tip hastaların miyop olmaması kaçınılmazdır. Bulanık görme ve bozuk görme, gözlerde ağrı ve rahatsızlık, gece görmede güçlük, şaşılık ve baş ağrısı en belirgin astigmat belirtileridir. Göz hastalıklarının birçoğunda bu belirtiler görülebilir. Bu yüzden erken teşhis ve tedavide başarı için bu belirtileriniz varsa en kısa sürede doktora gitmelisiniz.

Astigmat Tedavi Yöntemleri

Astigmat hastalığın tipine göre farklı şekillerde tedavi edilebilir. Gözlük ve kontak lens en çok tercih edilen tedavi yöntemleridir. Astigmat bu tedavi yöntemleri ile düzeltilebilir.  Bunların başarısız olduğu ileri derece astigmat tiplerinde ise ameliyat uygulanması gerekebilir. Refraksiyon cerrahisi ise en yeni ve en gelişmiş yöntemlerin başında yer alıyor. Bu tedavi yönteminde kornea şekli kalıcı olarak değiştirilir. Bu tedavi ile gözün odaklanma gücü geri kazanılır. Tedavinin yapılabilmesi için doktorun buna uygun olduğunuzu söylemesi gerekir. Ameliyatın artı ve eksilerini değerlendirdikten sonra buna hekiminizle birlikte karar verebilirsiniz. Göz hastalıkları tedavi edilmediğinde kalıcı körlüklere bile neden olabilir. Göz sağlığınıza önem verip göz kontrollerinizi düzenli yaptırırsanız sağlıklı gözlere sahip olursunuz.

Corona Virüsün Etkileri Nedir? Korunmanın Yolları Nelerdir?

Koronavirüs salgını 2019 yılının aralık ayında Çin’de fark edilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Son yıllarda dünya bu virüsle mücadele etmektedir. Virüs birçok can kaybına neden olmuş ve insanlarda solunum hastalıklarına neden olmuştur. Virüsün insanlara, Çin’deki bir hayvan pazarından yayıldığı tahmin edilmektedir. Ülkemizde ilk vaka 2020 yılının Mart ayında görülmüş ve hızla yayılarak ülkenin birçok noktasına ulaşmıştır. Doktorlar ve sağlık çalışanları virüsle en ön safta mücadele veren kişilerdir. Öte yandan bilim insanları ise virüsü araştırmaktadır. İç yapısını çözümleme çalışmaları sonucu aşıyı bulmuşlardır. Aşı şu aşamada belki %100 bir koruma sağlamasa bile, bir yıl gibi kısa bir sürede geliştirilmiştir. Şu an da güncel ABD’nin j&j aşısı, Almanya’nın Biontech aşısı, Rusya’da Sputnik aşısı, Çin’in Sinovac aşısı etkin sonuç veren aşılar olarak dünyada öne çıkmıştır. Önemli bir mesele daha var ki bu kadar çeşitli aşı bulunmasına rağmen dünyada hedeflenen aşılamaya ulaşılamamıştır. Global aşı karşıtlığı bu durumun oluşmasında rol oynayan en etkili faktördür.corona virüs, korona virüs, koronadan kurtulma

Coronavirüsten Korunmanın Yolları Nelerdir?

Aşı koronavirüsten kurtulmanın en etkili yoludur. Bu salgında çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır. Enfekte olunmuşsa eğer doktor kontrolünde bu ilaçları kullanmak hayati önem arz etmektedir. Ayda bir test yaptırmak korunmada önemlidir. Aileniz ile birlikte ayda 1 veya 2 haftada bir test yaptırmanız doktorlar tarafından önerilir. Özellikle gerekmedikçe kalabalığa çıkmamanız önem arz etmekte, dışarı çıkmak gerekirse kaliteli bir maske edinip kullanmanız ve eldiven ile temas etmeniz koronavirüsten korunmada büyük avantaj sağlamaktadır.

Coronavirüsün Ekonomiye Etkisi

Birçok ülke ve şirket ekonomik yönden coronavirüs engeline takılmıştır. Piyasalar durgunlaşmış şirketler zor duruma düşmüştür. Vatandaşlar işlerini kaybetmiş, özellikle esnaf kısmı virüsten epey olumsuz etkilenmiştir. Öte yandan e ticaret patlama göstermiş, büyük bir gelişme kaydetmiştir. E ticaret alanında yatırım yapanlar bu salgın döneminde paralarına para katmışlardır. Ama yinede pek çok sektör virüsle karşı karşıya kalmış, zarar etmiştir. Bu dönemde birçok yatırımcı batma eşiğine gelmiştir. Spordan sanayiye pek çok kuruluş zor zamanlardan geçmiştir.

Bel ve Sırt Ağrıları Ne Kadar Tehlikeli?

Herkes hayatının bir döneminde sırt ve boyun ağrısı yaşar. Yaşanan bel ve sırt ağrıları kronik ağrıya dönüşmezse ve ideal zamanda kaybolursa tehlikesi yok diyebiliriz. Ancak ağrı devam ederse, üstelik her geçen gün artıyorsa bu ciddi bir sağlık sorununun işareti olabilir. Son zamanlarda giderek artan bel ve sırt ağrılarının başlıca nedeni; yerleşik bir yaşam tarzı sürdürdüğünüz anlamına gelir. Düzenli egzersiz yapmıyorsanız, gün içinde oturarak çalışmıyorsanız veya gereğinden çok daha az hareket ediyorsanız bel ve sırt ağrıları kaçınılmazdır. Bel ve sırt ağrısıyla ilk karşılaştığınızda ağrıyı izlemeniz gerekir. Ağrının şiddetini, ne kadar sürdüğünü ve nedenini dikkatlice incelemeliyiz. Sürekli bir ağrı değilse buna hastalık dememeliyiz. Gün içinde ani ve düzensiz hareketler, kilo alımı, kemiklerde artan stres gibi nedenlerle kısa süreli ağrılar oluşabilir.bel ağrısı, sırt ağrısı, bel ve sırt ağrıları tehlikeli mi

Bel ve sırt ağrısı riski yüksek olanlar;

Hepimizin muhtemelen hayatımızın herhangi bir döneminde deneyimlediğimiz bel ve sırt ağrıları bazı kişilerde daha sık görülmektedir. Bazı kişilerin bel ve sırt ağrısına daha yatkın olduğu gözlemlenmiştir. Bel ve sırt ağrısı kişisel sebepler, işle ilgili sebepler ve psikolojik sebepler gibi çeşitli sebeplerle ortaya çıkabilir.

Öne eğilmeden aynı pozisyonda masada çalışmak, ayak ve kalçadan bağımsız olarak vücudu döndürmek, titreşime maruz kalma, ağır yükleri kaldırmak ve taşımak gibi tekrarlanabilen seçeneklerle iş aktivitesi nedeniyle bel ve sırt ağrıları oluşabilir.

Bel ve sırt ağrısı yaşamanızın kişisel nedenleri, egzersiz yapmadan geçen bir yaşam, gün içinde yeterince hareket edememek, kas gücü eksikliği, ideal kiloyu aşmak ve bireysel bel ölçüleri gibi sigara içmektir.  Psikolojik kökenli bel ve sırt ağrısı; Bunun nedeni, tatmin edici olmayan bir işte çalışmak, rutini olan hareketsiz bir yaşam tarzı, monoton bir yaşam, aile ve kişisel yaşamdaki sorunlar olabilir. Önemli olan, ağrının ortaya çıkması değil, uzun süre devam etmesidir. Tehlikeli bel ve sırt ağrılarının uzun süreli ağrılar olduğunu bilerek panik yapmayın.

Bel ve sırt ağrıları için hangi sporları yapmalısınız?

Kronik bel ve sırt ağrıları olan kişiler için uzman tavsiyesi sırtta yüzmektir. Yüzme vücuttaki tüm kasların güçlenmesine ve kasların çalışmasına yardımcı olan etkili bir spordur. Bel, sırt ve omurga için çok faydalı bir egzersiz olan yüzme, her yaştan insan için sağlıklı bir spordur.

Haftada en az 3, en fazla 4 gün düzenli olarak yaptığınız yüzme egzersizlerinin ortalama 20-30 dakika devam ederseniz sağlığınız için çok faydalı olduğunu göreceksiniz. Aynı zamanda kilo vermenize yardımcı olabilecek yüzme egzersizleri ile harika sonuçlar elde edilebilir. Kaliteli tasarımlarıyla dünyaca ünlü kadın ve erkek markalarından yüzerken rahat hissetmek ve hareketli kalmak için seçim yapabilirsiniz.

Eğer yüzemiyorsanız, uzmanların bir diğer tavsiyesi de düzenli olarak yürüyüşler yapmanızdır. Her gün 15 dakikalık tempolu yürüyüşler veya 30 dakikalık kolay yürüyüşler ile sırt ve bel ağrılarından kurtulabilirsiniz.

Bel ve sırt ağrısı nasıl tedavi edilir?

Ani bel ve sırt ağrılarının en iyi tedavisi istirahattir. Dinlendikten sonra kendiliğinden geçmezse ilaç tedavisi veya fizik tedavi uygulanabilir. Ancak bu yöntemler kronik ağrı için yeterli olmayabilir.

Uzun süre devam eden kronik bel ve sırt ağrıları için doktorun önerdiği şekilde ilaç verilebilir ve korse gerekebilir. Ayrıca enjeksiyon ve psikoterapi yöntemlerini deneyebilirsiniz. Tedavinin devamı sırasında hastanın iyileşme durumu ve iyileşme hızı dikkate alınarak bir yol izlenir.

Sağlıklı Yaşlanmak İçin Bitkilerden Faydalanma

Kaliteli ve iyi koşullarda yaşamayı planlıyorsanız; Hayatınızı egzersiz, diyet ve uyku gibi faktörlere dikkat ederek yaşamanız gerekir. Bir diğer önemli konu da sağlıklı yaşam standartlarınızı yaşam boyu sürdürmenizdir. Bitkilerin gücünden yararlanarak daha sağlıklı ve uzun yaşayabileceğinizi savunan uzmanlar, hangi bitkinin ne amaçla kullanılması gerektiği konusunda pek çok bilgi sağlayabilir. İnsanların yaşı, sağlık durumu, aile öyküsü ve çevresel faktörler göz önüne alındığında hangi bitkinin ne amaçla kullanılacağı söylenebilir. Sağlığı korumak için en doğal kabul edilen bitkileri salatalara ekleyebilir, tek başına yiyebilir, çay yapabilir veya yemeklerinize ekleyebilirsiniz. Her bitkinin nasıl kullanılması gerektiği gibi, ne için kullanılması gerektiği de öyle olacaktır. Sağlıklı yaşlanmak istiyorsan bitkilerin dilinden anlamalısın…bitkilerin faydaları, yaşlanma ve bitkiler, yaşlanmalarda bitkilerin faydaları

Hangi bitkiyi ne için kullanmalısınız?

Yaşlanma Karşıtı Gingko Bloba… Binlerce yıldır tıpta kullanılan bir ağaç olan Gingko bloba, 200 milyon yıldır biliniyor. Sağlıklı yaşamak isteyenler için en doğal alternatif olan ginkgo damlası, 3.000 yıla kadar yaşayabilen uzun ömürlü bir bitkidir. Düşünme, algılama ve öğrenmede sorun yaşayanların tüketmesi gereken bu bitki aynı zamanda E vitamini açısından da oldukça zengindir. Genellikle ginkgo damlası çay şeklinde tüketilebildiği gibi kapsül şeklinde de bir doktor gözetiminde tüketilmektedir. doktor.

Bağışıklık Güçlendirici Zerdeçal… Güçlü bir antioksidan kaynağı olan zerdeçal, unutkanlığı, hafıza problemlerini ve öğrenme becerilerini geliştiren, bağışıklık sistemini hastalıklara karşı koruyan bir bitkidir. Kilo vermek isteyenlerin dostu olan zerdeçal, vücuttaki şişliklerin giderilmesine de yardımcı olur. Şeker hastalığının olumsuz etkileriyle savaşma özelliği ile bilinen zerdeçal, yemeklere katılarak baharat olarak kullanılabilen bir bitkidir. Karabiber ile birlikte kullanıldığında emiliminin arttığını da bilmelisiniz.

Enerji Arttıran Ginseng… Sakinleştirici etkisiyle bilinen ginseng, birçok sağlık sorununa iyi geliyor. Tansiyon ve şekeri dengeleyen ginseng, kişinin ruh hali üzerinde de olumlu etkiye sahiptir. Ömrü uzatan ginseng; A Vitamini, B1 Vitamini, B2 Vitamini, B12 Vitamini, C Vitamini ve E Vitamini içeren tam teşekküllü bir sağlık ürünleri mağazasıdır. Kısa süreli tedavilerde de kullanarak yaşlanma belirtilerini azaltabilirsiniz.

Magnezyum eksikliğinde nohut… Magnezyum oranı düşük olduğunda sinir iletiminde bozulma, kas kramplarında artış, yorgunluk ve uyuşukluk hissi gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Doktor kontrolünde kullanılan magnezyum eksikliği ilaçları yanında düzenli olarak nohut tüketilmelidir. Orta yaştan başlayarak haftada en az bir kez düzenli olarak nohut yemek, ileriki yaşlarda ortaya çıkabilecek bunamayı da önler.

Hafızayı güçlendiren keten tohumu… Hafıza sorunlarınız varsa ve çok çabuk unuttuğunuzu düşünüyorsanız keten tohumunu düzenli olarak tüketmeniz önerilir. Keten tohumu ile birlikte ceviz öneren uzmanlar, yüksek oranda omega-3 yağ asitleri içeren bu iki besinin tüketilmesi gerektiğini savunuyorlar. Bu besinlerin düzenli olarak tüketilmesi gerekir ve kardiyovasküler sağlık ve hafıza için faydalıdır.

Algıyı güçlendirmek için adaçayı… İçeriğinde luteolin ve apigenin gibi güçlü antioksidanlar bulunan adaçayı, yaşlanma karşıtı özellikleriyle bilinir. Ayrıca hafızayı güçlendiren, hafızayı güçlendiren ve algılamayı destekleyen adaçayı günde 2 bardak tüketilebilir.

Biberiye ile Alzheimer Hastalığını Önleyin… Zamanla basit unutkanlığın artması durumunda yaşla birlikte ortaya çıkabilen bunama ve Alzheimer hastalığı gibi bilişsel-fonksiyonel hastalıkların oluşumunu engellemede etkili olan biberiye, en sık kullanılan bitkilerden biridir. ülkemize. Keskin bir kokusu olan bir bitki çeşitli şekillerde yenebilir.

Direnç ve Bağışıklık Kazanma Yolları

Vücut direnci, sağlıklı bir yaşam tarzının temel yapı taşlarından biridir. Bunu başta mikroplar, zararlı bakteriler olmak üzere birçok sağlık sorununun kaynağının önlenmesinden sorumlu olan bağışıklık sistemini güçlendirerek ve vücudun direncini artırarak yapar. Sağlığımız için ihtiyacımız olan vitaminleri, mineralleri ve antioksidanları düzenli olarak almak için beslenmemize özellikle dikkat etmeliyiz. Vücudunuzun direncini artıran besinleri öğrenmeli ve mutlaka beslenme programlarınıza dahil etmelisiniz. Güçlü bir bağışıklık sistemi, diyet, uyku düzeni ve düzenli egzersiz ile yakından ilişkilidir. Virüslere karşı direnç kazanmak ve bağışıklığı güçlendirmek için günlük beslenmenize çeşitlilik eklemeniz gerekir.bağışıklık kazanma, direnç kazanma, vücut direnci kazanma

Vücudun direncini artıran besinler;

Balık… Sağlığımız için çok faydalı olan ve omega-3 yağ asitleri içeren balık ikamelerine mutlaka sofralarımızda yer vermeliyiz. Enfeksiyonlara karşı koruyucu özelliklere sahip çoklu doymamış bir yağ asidi olan n-3 aracılığıyla vücudun direncini artırmaya yardımcı olur.

Yağlı Tohum Seçenekleri… Ceviz, badem ve fındık gibi E vitamini gibi güçlü antioksidanlar ve bağışıklık içeren yağlı tohumlu yiyecekleri düzenli olarak yememiz gerekiyor.

Soğan ve Sarımsak… Kuersetin içeren yapısı ile ön planda olan soğan en doğal antibiyotiktir. Salatalarda ve yemeklerde düzenli olarak soğan ve sarımsak tüketimi, vücut için koruyucu bir kalkan oluşturmaya yardımcı olacaktır.

Turp… Zengin içeriği ve besin değeri ile tam bir sağlık kaynağı olan turp, bağışıklık için de oldukça etkili bir besindir. C vitamini yüksek olan turp, düzenli tüketildiğinde vücudun direncini artıran besinlerden biridir.

Yoğurt ve kefir… Probiyotik etkisi olan yoğurt ve kefir ile bağırsak florasına iyi gelen canlı bakteriler, sık tüketilmesi gereken besinler arasında yer alıyor.

Maydanoz… En faydalı şekli sapta bulunan maydanozun 5-10 dalını tüketmek C vitamini ihtiyacının 1/3’ünü karşılamaya yardımcı olur.Beta-karoten ihtiyacının ‘unu karşılar.

Zencefil… B6 vitamini, C vitamini, kalsiyum, demir, magnezyum, potasyum, magnezyum ve lif açısından zengin olan zencefil özellikle taze yenmelidir. Araştırmalar, düzenli olarak zencefil tüketen kişilerin bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğunu göstermiştir.

Bal… Eşsiz amino asit içeriği nedeniyle oldukça önemli olan bal, vücudun direncini artırmak için kontrollü tüketilmelidir. Potasyum, iyot, enzim ve mineral yapı içeren bal, bağışıklık üzerinde olumlu etkiye sahiptir.

Yeşil ve Beyaz Çay… Antioksidanlar açısından zengin olan beyaz ve yeşil çay, son derece önemli bağışıklık güçlendiricilerdir. Kateşinler içeren yeşil çay, doğal bir antibiyotik ve virüslerin düşmanı olarak bilinir. Günde 2 bardaktan fazla olmamak kaydıyla kontrollü tüketilmelidir.

Yulaf… Beta-glukan içeren yulaf, şeker hastalarının, diyet yapan ve sağlıklı beslenenlerin düzenli olarak tüketmesi gereken besinler arasında yer alır. Kanser, mikrobiyal enfeksiyonlar, yüksek tansiyon gibi problemlerde kullanılır ve vücudun direncinin artmasına yardımcı olur.

Vücudun direncini artıran diğer önemli faktörler;

Sağlıklı beslenmeye ve dengeli beslenmeye özen gösterilmeli,

Kaliteli bir uyku düzenine dikkat etmelisiniz,

Gün boyunca ortalama 1,5-2 litre sıvı tüketmeye çalışın,

Alkol ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durulmalı

Stresi yönetmek ve stresi kontrol altında tutmak,

Mevsime uygun giysiler giymeye özen göstermek,

Düzenli olarak spor ve egzersiz için içeri giriyorum.

Rektal Prolapsus Tanı ve Tedavisi

Rektal prolapsus, rektum, kolonun son kısımları veya rektum ve sigmoid kolonun anal kanaldan dışarı çıkması olarak tanımlanır. Nedeni çok net olmasa da altta yatan en önemli neden pelvik taban kas eksikliğidir. Obez kadınlarda ve özellikle yaşlılarda daha sık görülür. Kadınlarda mesane ve rahim sarkması (pelvik organların sarkması) eşlik edebilir.

Uzun süredir kabızlık için ilaç kullanan erkeklerde de görülebilir. Rektum, bağırsak hareketi sırasında, sonrasında veya bağımsız olarak dışarı çıkabilir. Hastada eşlik eden kabızlık ve/veya dışkı kaçırma şikayetleri ve makat gelişinde şişkinlik ve dolgunluk hissi şikayetleri olabilir.rektal prolapsus tanısı, rektal prolapsus tedavisi, rektal prolapsus teşhisi

Sarkan bir bağırsak spontan olarak yeniden girebilir ve daha sonraki aşamalarda hasta, çıkıntılı kısmı eliyle itmek zorunda kalabilir. Makat gelişte şiddetli ağrı, kanama, kaşıntı, kötü koku ve apse gibi komplikasyonlara da neden olabilir.

rektumun prolapsusu; Kadınlarda ve özellikle yaşlılarda daha sık görülür. Kadınlarda mesane ve rahim sarkması da görülebilir.

Rektal prolapsus belirtileri nelerdir?

Rektal prolapsus, kolonun şişmesi olarak da bilinir. Rektal prolapsus ana belirtileri şunlardır:

kronik kabızlık

idrarını tutamamak

fekal inkontinans

bağırsak hareketleri sırasında gerginlik

Anüsteki nem

Ve bu sürekli bir zorlama hissi ile kendini gösterir.

Teşhis yöntemleri

Prolapsus genellikle klinik muayene ile teşhis edilir. Dışa doğru kavisli bir anüs ve çıkıntılı bir rektumun görünümü tipiktir. Böyle bir görüntü yoksa ancak sarkma şüphesi varsa hasta muayene edilir, öğürür veya çömelir.

Prolapsusu tedavi etmeden önce prognozu teşhis etmek ve değerlendirmek için konvansiyonel veya MRI defekografi gerekebilir. Pelvik kasın değerlendirilmesi için anal manometri, endoanal/rektal ultrason yapılır ve pudendal sinir çeşitli yöntemlerle değerlendirilir.

Tedavi yöntemleri

Rektal prolapsus için birincil tedavi cerrahidir. Karın veya perine ameliyatı birçok farklı teknik kullanılarak yapılır. Diyet ve biofeedback teknikleri ameliyattan önce ve sonra yardımcı olabilir.

Prostat Kanseri Tedavi Edilebilir

Yaşlı erkeklerin korkulu rüyası haline gelen prostat kanserini önlemenin etkili bir yolu erken teşhistir. Prostat kanserine geç kalmamak için şikayetleri olmasa bile erkeklerin 50 yaşından sonra, ailesinde prostat kanseri öyküsü olanların 40 yaşından sonra yılda bir kez muayene olması gerekir.

Her erkekte bulunan bir bez olan prostat, erkek sağlığı için büyük önem taşır. Prostat, idrar yolunun üretra dediğimiz, mesaneden idrarı boşaltan kısmını mesanenin yanında çevreler ve yaklaşık 18-20 gram ağırlığındadır. Bu anatomik özelliğinden dolayı büyümesi sonucu idrar yollarının bir kısmına baskı yapar ve şikayetlere neden olur. Prostat, meninin sıvı kısmının oluşumunu teşvik eder Semen kesesi ile birlikte semen hacminin yüzde 95’ini prostat oluşturur.prostat kanseri, prostat kanseri tedavisi, prostat kanseri nasıl tedavi edilir

Prostat hastalıkları başlıca 3 gruba ayrılır: prostat enfeksiyonları, iyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseri. Prostat enfeksiyonları tüm yaş gruplarında görülür, ancak iyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseri çoğunlukla ileri yaş grubunun hastalıklarıdır.

İyi huylu prostat büyümesi, yaşa bağlı hormonal değişikliklerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Prostat kanseri ile, ailesinde prostat kanseri öyküsü olan hastalar daha yüksek risk altındadır.

Büyümüş bir prostat idrara çıkma şikayetlerine neden olur. Sık idrara çıkma, gece idrara çıkma, idrara çıkma ve idrara başlamada zorluk, idrar yaptıktan sonra damlama, idrar çıkışında azalma, idrarı tam olarak boşaltamama hissi, kanlı idrar yapma gibi belirtiler görülebilir. Tedavi edilmezse böbrek yetmezliği de dahil olmak üzere ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.

Herhangi bir şikayet olmasa bile düzenli muayene gereklidir.

Üretra etrafını saran ve üretranın kasılmasına neden olan prostatın iç kısmında iyi huylu genişleme meydana gelir. Ancak prostat kanseri genellikle prostatın idrar yolunu çevreleyen dış kısmından gelişir. Bu nedenle erken dönemde idrara çıkma şikayetlerine neden olmayabilir. Bu nedenle prostat kanserinin erken teşhisi için şikayet olmasa bile düzenli kontroller şarttır.

Prostat hastalığının tedavisi olmadığı için erkekler düzenli kontrolleri ertelememelidir. Prostat kanserinin erken teşhisi açısından; Herhangi bir şikayeti olmasa bile 50 yaşından sonra, ailesinde prostat kanseri öyküsü olanlarda ise 40 yaşından sonra düzenli kontrolleri olmalıdır.

PSA değerleri önemlidir

Prostat hastalıklarının tanısında kullanılan yöntemler şu şekilde sıralanabilir: İdrar tahlili, böbrek fonksiyonunun değerlendirilmesi, kreatinin, AMK, PSA gibi laboratuvar testleri, idrar yollarının ultrasonu, idrar akış hızının ölçülmesi, vücutta kalan idrar miktarı idrar yaptıktan sonra mesane, prostatın çok değişkenli MRG’si, MRG sonuçları ile PET CT Biyopsisi. prostat hastalıklarının tanısında önemli rol oynayan PSA (prostat spesifik antijen); Prostatın epitel hücreleri tarafından salgılanan proteinli bir maddedir. Meniyi inceltir. Prostatın hücre yapısı bozulduğunda kandaki seviye yükselir.

Erken teşhis hayat kurtarır

PSA; Özellikle prostat kanseri tanısında, tedavi planlamasında ve tedavi sonrası izlemde eşi görülmemiş bir başarı ve yaygınlıkla kullanılan bir tümör belirtecidir. Erken teşhis diğer kanserler gibi hayat kurtarır. PSA düzeyi 1 ng/ml’nin altında olanlar ileride prostat kanserine yakalanma riski çok düşüktür. Genellikle 50 yaşından sonra yıllık PSA testi ve prostat muayenesi önerilir. Prostat kanseri erken teşhis edilirken kişinin geçmiş yıllardaki PSA değerlerinin bilinmesi önemlidir. PSA değerlerinde ani bir artış olursa bu dikkate alınmalıdır. Normal PSA değerleri yaşla birlikte değişir.

PSA; İyi huylu büyümelerde prostat kanserine ek olarak prostat enfeksiyonları da artabilir. Çok yüksek PSA seviyeleri ile akut enfeksiyon yoksa prostat kanserinin ilerleyici evresini tahmin etmek mümkündür. PSA’nın yaygın olarak kullanılmasına rağmen prostat kanserlerinin  -25’inin PSA değerlerinin normal aralıkta olduğu gözlemlendi. Bu nedenle prostat kanseri tanısında pro PSA, prostat sağlık indeksi ve çok değişkenli MRG kullanımı gibi yeni araştırma ve yöntemler giderek daha fazla kullanılmaktadır.

Prostat hastalıklarının tedavisi için yöntemler

Prostat hastalıklarında prostatın iyi huylu büyümesi; İlaç ve ameliyatla tedavi edilebilir. Medikal tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda TUR-P (transüretral prostat rezeksiyonu), iyi huylu prostatın cerrahi tedavisinde altın standart olarak kabul edilen yöntemdir. Yeni Plasmakinetic TURP teknolojisi kullanılarak yapılan bu işlem, güvenli cerrahi ve yüksek hasta memnuniyeti sağlar. Bir diğer kapalı yöntem ise prostatın yeşil ve kırmızı ışık lazer tedavisidir. Açık prostat ameliyatları günümüzde çok nadirdir.

Prostat kanseri tedavisi, hastalığın evresine bağlıdır. Lokalize prostat hastalığını tedavi etmek için cerrahi tedaviler ve radyasyon tedavisi kullanılır. Cerrahi tekniğe radikal prostatektomi denir. Radikal prostatektomi açık veya robotik tekniklerle yapılabilir. Radyasyon tedavisi, harici ışın tedavisi veya brakiterapi seçeneklerini kullanır. Prostat kanseri metastaz yapmışsa hormon tedavisi ve kemoterapi kullanılır. Hormon tedavisi, hormon testosteronunu baskılamayı ve böylece kanserin ilerlemesini yavaşlatmayı amaçlar.

Kendi Kendine Meme Muayenesi

Kadınların memelerini düzenli olarak kontrol ettirmeleri, meme kanserini ileri bir aşamaya gelmeden tanımak ve kolay tedaviye başlamak için atılan ilk adımdır. Her kadın ayda bir kendini kontrol etmelidir. Bu muayene adetin başlamasından 5-7 gün sonra yani hormonun etkisinin en az olduğu dönemde yapılmalıdır. Belli bir süre sonra kendini düzenli olarak muayene eden her kadın, kendi memesini tanır ve normal meme dokusunun özelliklerini inceler. Böylece erken dönemde yeniden ortaya çıkan kitleleri fark edebiliyor.meme muayenesi, meme muayenesi yapma, meme muayenesi nasıl yapılır

Meme muayenesi farklı şekillerde yapılabilir. Yatarken bir aynanın karşısındaki görsel değişiklikleri değerlendirdikten sonra, manuel muayene en etkili yöntem olarak kabul edilir. Meme kanserinin erken belirtileri o kadar belirgin olmayabilir. Kanser ilerledikçe memede kadının yakından izlemesi gereken bazı değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler; Memede veya koltukaltında kitle, memenin büyüklüğünde veya şeklinde değişiklik, meme başından akıntı, meme veya meme başındaki deride renk değişikliği veya değişiklik.

Bu özelliklerin çoğu kanserin nedeni olmasa da, doktorun gerçek nedeni belirlemesi gerekir. Öncelikle muayene bir ayna karşısında başlar. Önce ellerinizi belinize koyarak göğsün simetrisi kontrol edilir. Göğüste görünen kitle incelenir ve meme derisinde çöküntü veya renk değişikliği olup olmadığı kontrol edilir.

Aynı muayeneler eller yukarı kaldırılarak tekrarlanır.

Daha sonra yatan hasta muayenesine geçerler. Önce sağ memeden muayene başlar. Daha rahat bir muayene için arkada sağ omzun altına küçük bir yastık konulur. Sağ elimizi başımızın arkasına koyuyoruz.

Muayene sol elin 2-3 parmağında yapılır. Meme başı çevresinden başlayarak ve meme dokusuna hafifçe bastırarak saat yönünde dairesel hareketlerle hassasiyet veya kitle olup olmadığını kontrol edin. Memenin tamamı incelendikten sonra koltuk altı incelenir. Sol meme ve koltuk altı aynı şekilde değerlendirilir.

Memenin klinik muayenesi

Doktorun 20 yaşından sonra 1-3 yılda bir ve 40 yaşından sonra yılda bir yaptığı meme muayenesidir. Muayenelerin sıklığı, kadının taşıdığı risk faktörlerine bağlı olarak değişebilir.

Miyopi ve Semptomları Nelerdir?

Miyopi, gözün yapısının normalden uzun olması nedeniyle mesafeyi görememe durumudur. Miyopide göze giren ışınlar retinanın üzerine değil önüne odaklanır.

Miyopi olan kişiler uzaktaki nesneleri ve işaretleri görmekte zorlanırlar, ancak yakın mesafedeki nesneleri net bir şekilde görebilirler.

Miyopi, en sık görülen göz hastalıklarından biridir. Semptomlar genellikle okul çağında (7-10 yaş) başlar ve yetişkinliğe kadar kötüleşir.

Semptomlar

Miyopi, miyopi nedeniyle gözleri daraltabilir ve bu da baş ağrısına yol açabilir. Ek olarak, miyopi semptomları özetlenmiştir:

Uzaktaki nesnelerin bulanık görüşü

Gözlerini kısma

Göz yorgunluğundan kaynaklanan baş ve göz ağrısı

Özellikle gece araba kullanırken görmede güçlük (gece miyopi)

Yol işaretlerini okuma sorunları.

Miyopi, kitap okumak ve bilgisayar kullanmak gibi miyopi ile ilgili sorunlara neden olmaz.

Ancak miyopi günlük aktivitelerin yapılmasını zorlaştırabilir. Yukarıdaki belirtiler ortaya çıkarsa, bir göz doktoruna danıştığınızdan emin olun. Miyopi; Bu gözlük, kontakt lens ve lazer tedavileri ile düzeltilebilecek bir sorundur.

Çocuklarda miyopi belirtileri

Gözlerimi sık sık ve ısrarla kısmak,

Televizyonun yanında veya sınıfın önünde oturmak

Uzaktaki nesneleri fark etmiyor

Çok sık yanıp sönme,

Genellikle gözleri ovuşturur.

Kısacası, çocuğunuzun miyop olup olmadığını okuldaki tahtaya bakarak, evde televizyon izleyerek veya düzenli olarak gözlerinizi kısarak anlayabilirsiniz. Çocuklarda düzenli göz muayeneleri, göz sağlığı için çok önemlidir. Bu anketler:

6 ay içinde

2, 5-3 yaşında

Okula gitmeden önce

Akademik dönem boyunca 1-2 yılda bir yapılır.

Miyopi dereceleri nelerdir?

Miyopi 3 derecenin altındaysa “hafif miyopi”; 3 ile 6 derece arasında ise “orta dereceli miyopi”, 6 derecenin üzerinde ise “yüksek miyopi” olarak adlandırılır.

Gözün uzamasına bağlı olarak miyopi sorunu 18 yaşına kadar yükselir. Ancak 18 yaşından sonra, özellikle çevrede aşırı aktif olanlar (okumak, ekranı / cep telefonunu kullanmak vb.) İçin ilerleme devam edebilir. Miyopinin doğal seyrinde kendiliğinden azalma yoktur.

Tedavi yöntemleri

Lazer veya göz içi lens cerrahisinin yanı sıra gözlük ve kontakt lensler ile tedavi edilebilir.

Miyopinin derecesine bağlı olarak, her zaman gözlük veya kontakt lens takmanız gerekebilir.

Gözlük takmak miyopiyi azaltmaz. Bununla birlikte, gözlük veya kontakt lens takmazsanız sıcaklık daha hızlı yükselir.

Miyopi için gözlük ve kontakt lenslerin yanı sıra lazer prosedürleri ve göz içi lens tedavisi kullanılmaktadır.

Lazer ve göz içi lens yöntemi

En çok kullanılan yöntemler LASIK, Femto LASIK, i-LASIK ve PRK uygulamalarıdır.

LASIK, miyopi cerrahisinin en yaygın yöntemidir. Cerrah, kornea üzerinde ince bir flep oluşturmak için bir lazer veya başka bir alet kullanır. Korneayı başka bir lazerle şekillendirir ve kapağı yerine hareket ettirir.

PRK ile lazer göz ameliyatında korneayı şekillendirmek için lazer kullanılır. Bu, korneanın eğriliğini düzeltir ve ışık huzmelerinin tamamen retinaya odaklanmasını sağlar.

Miyopi için lazer ameliyatı gerekli midir?

Uzak görüş probleminde lazer; Gözlük veya kontakt lens takmayı tercih etmeyenler için önerilir. Lazer sonrası% 100 sıfır numara garantisi yoktur ancak miyopi için lazer yaptıran 100 kişiden yaklaşık 95’i gözlük veya kontakt lens olmadan tamamen görebilir.