Serviks kanseri,kadın üreme organlarının en yaygın hastalığıdır ve sıklıkta da meme kanserinin hemen arkasında yer alır.İlgi çekici bir epidemiyolojik istatistikte,Büyük Britanya’da,serviks kanserinin rahim kanserine oranının 6/1’den 2/1’e düşmüş olmasıdır – bu da,bir bakıma kadınların daha uzun yaşamasına,bir bakıma ‘servikal smear’ (serviks kazıntısı) testleri sayesinde tanı sıklığının artmasına ve bir bakıma da hastalığın genç kadınlar arasında artıyor olmasına bağlıdır.
Serviks kanserinin,bunu her iki cinsteki kanserlerin çoğundan ayıran eşsiz bir özelliği vardır – bir ‘preinvaziv evre’ye sahiptir; yayılmacı bir nitelik kazanmadan önce,yayılmaz ama büyümeye devam eder.Bu da demektir ki,eğer insitu kanser,preinvaziv evrede yakalanırsa tümüyle şifaya kavuşabilir.Gerçekten de,1979’da insutu kanserlerden yalnızca üç ölüm bildirilmiştir.Bu preinvaziv durum yıllarca sürebilir ve bu yüzden,eğer bir kadın smear testlerini düzenli olarak yaptırırsa,preinvaziv kanseri,gerçekten kötüleşmesinin çok öncesinden yakalamak olasıdır.
Preinvaziv kanserlerin çok azı on iki ile on sekiz ay arasında bir zamanda kötüleşeceğinden,kimi tıp otoriteleri üç yılda bir ve kimileri de beş yılda bir smear yaptırmanın uygun olacağını söylerse de en uygunu yılda bir yaptırmaktır.
Servikal kanserin bu özelliği hem doktorlar hem de kadınlar için çok önemlidir.Kansere tümüyle tedavi edilebilir bir aşamada tanı koyabilme ve göreceli olarak oldukça basit ve küçük operasyonlarla tedavi edebilme olanağını verdiğinden,doktorlar açısından çok rahatlatıcıdır.Hastalar içinse,yılda bir yapılacak denetimlerle,hastalığın hiç bir zaman,ardından radyoterapinin geleceği köktenci ameliyatlara gerek gösterecek ve yaşama şansının düşük olacağı evrelere ulaşamamasını sağlama olanağı demektir.